meftun.

Hata yapma "kültürsüzlüğümüz" üzerine

Cover Image for Hata yapma "kültürsüzlüğümüz" üzerine

Yapılan araştırmalara göre doğuştan, içgüdüsel olarak sahip olduğumuz yalnızca iki korkumuz var: yüksek ses ve düşme korkusu.

İlginç değil mi ? Sonradan edindiğimiz tüm korkular; reddedilmek, terk edilmek, ölmek, boğulmak, yalnız kalmak, başarısız olmak... hepsi edinilen ve öğrenilen korkular.

Tüm bu korkuları nasıl ve neden benimsiyor ve öğreniyoruz ?

Bu bir çok nedene bağlanabilir elbette, yaşadıklarımız, tecrübe ettiklerimiz, ilişkide bulunduğumuz insanlar bir şekilde bize zamanla bu korkuları aşılıyorlar. Karakterimiz de bunların çevresinde şekillenerek hayatımızı belirliyor.

Korkularımız üzerine uzun uzadıya konuşmak mümkün, ancak bu girizgahtan sonra asıl bahsetmek istediğim korku, hata yapma ve başarısızlık korkumuz.

Başarısızlık, hemen hepimizin sahip olduğu korkulardan birisidir zannediyorum. Bu korkuyu nasıl öğrendiğimiz ve esasında bu öğreniş sürecinin bize nelere mal olduğu üzerine konuşmak istiyorum.

Make New Mistakes. Make glorious, amazing mistakes.

Başarısızlık, bir şeyleri denemeye başladığımız ilk andan itibaren, yani belki de bebekliğimizden bu yana karşılaştığımız temel bir olgu. Aslında hemen tüm korkularımızda ve hayatta karşımıza çıkan hemen her durumda olduğu üzere, başarısızlığın kendisi ile ilgili bir sorun yok; sorun ona karşı gösterdiğimiz tepki ve konumlanmamız ile ilgili.

Birşeyleri algılamaya, dünyaya karşı tepki gösterip birşeyleri denemeye başladığımız ilk andan itibaren başarısızlık ile karşılaşıyoruz; ama koşarken yere düşen çocuğa başarısızlığı, hata yapmayı ve bunun utanılması, kaçınılması, korkulması gereken bir şey olduğunu öğreten aslında ona gösterdiğimiz tepki; belki gülüşümüz, belki alaya alışımız, belki kendisini ondan daha iyi koşan arkadaşı ile kıyaslayışımız, onun hayatında hatanın anlamını ne şekilde kavrayacağına ve kendini buna karşı nasıl koruyacağına dair önemli bir dayanak noktası oluşturuyor.

Make mistakes nobody's ever made before.

Hata yapma ve başarısızlık korkusu ile ilk defa muhtemelen ailemizde tanışıyor ve sonraki yıllarda da çevremizin etkisi ile bu korkuyu hep bir yerlerde bir şekilde canlı tutuyoruz. İçimizde bu korku derinleştikçe kendimize bir konfor alanı oluşturma ihtiyacı duyuyor, yeni şeyler denemekten, yeni yerlere gitmekten, yeni insanlarla tanışmaktan, bildiğimiz, tanıdığımız, kendimizi güvende hissettiğimiz alanın dışına çıkmaktan korkar hale geliyoruz.

Daha 14 yaşında tek başına tekne ile dünyanın çevresini dolaşan, 18'inde tek başına dünya seyahatine çıkan çocukların bizim ülkemizde görülmeyişi, kendini dünya vatandaşı olarak gören, seyahat eden, insanlar ile önyargısız, doğal bir şekilde iletişim kurabilen, anlaşabilen, konuşabilen insanların bizim ülkemizde yok denecek kadar az olması yalnızca maddi ve sosyal imkanlar ile açıklanabilecek bir durum değil. Bu durum esasında büyük oranda kültürel ya da çevresel olarak geliştirdiğimiz hata yapma kültürümüz ve bunun çevresinde kurduğumuz hayatımız ile derin bir ilişki içerisinde.

Hata yapma korkumuzun etkisini tümü de olumsuz olmak üzere çeşitli alanlarda çok çeşitli şekillerde görebiliyoruz.

Don't freeze, don't stop, don't worry that it isn't good enough, or it isn't perfect, whatever it is: art, or love, or work or family or life.

Hata yapmaktan, başarısız olmaktan korkan gençler en tehlikesiz yolları, kendilerine toplum ve çevre tarafından dayatılan ve doğru olarak sunulan yolu tercih ediyorlar; kendilerini keşfedip tanıma gayreti göstermeden ne istediklerini dahi bilemeden, rahat edebilecekleri meslek alanlarını seçip risk almayacakları, çalışma hayatlarının tamamını zaman doldurma çabası içerisinde, emeklilik hayalleri kurarak geçirecekleri işlere girmek için çaba sarf ediyorlar.

Bir yerde iş bulmuş olanlar yeni bir işi denemekten, hatta hep hayalini kurdukları, "işi gücü bırakıp sahil kasabasında limon satmak" da dahil olmak üzere yıllarca muhabbetini yapmaktan öteye geçemedikleri hayallerini asla deneme cesareti bulamıyorlar; yıllar geçtikçe artan maaş ve imkanlar, kurulan aileler, artan borçlar ve ihtiyaçlarla genişleyen konfor alanı ile bu cesaret ve arzular, hiç yapılamayan hatalar her geçen gün daha da uzaklaşan bir hayal olarak kalıyor zihinlerde.

Toplumun çizdiği çizginin dışına çıkma cesaretini gösterebilen girişimci ruha sahip insanlar için ise durum farklı bir hal alıyor, zaten çizgi dışında oldukları, çoğunluğa aykırı duruşları ve kimi zaman da insanların yapmak isteyip yapamadıklarını temsil etmeleri nedeni ile doğal olarak bir eleştiri nesnesi olmalarından ötürü hata yapma ve bundan ötürü eleştirilme korkusu bu kesim için de büyük bir korku haline gelebiliyor. Bu durum da çizgi dışına çıkmayı başarsa da daha ilerisine gitme cesaretini gösteremeyen, yine kendini gerçekleştiremeyen bireyler oluşturuyor zamanla.

Elbette hata yapma korkusu bireysel olarak hepimizin hayatını etkilediği gibi bu bireylerin teşkil ettiği tüm oluşumları da aynı ölçüde etkiliyor.

Hata yapmaktan korkan bireylerin oluşturduğu, ya da hataya tolerans göstermeyen insanların yönettiği şirketlerde herkes günü kurtarmak için çalışıyor, herkes mevcut güç ve konfor alanı için savaşıyor, yenilik ve gelişim değil, günü ve durumu kurtarmak, statükoyu korumak ve buna hizmet etmek takdir görüyor. Bu da hiç bir yenilik, iyileşme ve gelişim gösteremeyen, yeniliğe kapalı, "böyle gelmiş böyle gider" zihniyetini taşıyan kişiler ve bu kişilerin oluşturduğu toplumlar olarak yaşayıp gitmemize neden oluyor.

Elbette burada evrensel bir durumdan bahsediyoruz, ancak bu durumun ülkemiz özelinde daha belirgin bir durumda olduğunu düşünüyorum. Örneğin girişimcilik alanından bahsetmişken buradan pozitif bir örnek olarak ilk akla gelen ortam olan Silikon Vadisi'ni örnek verebiliriz. Silikon Vadisi'nin başarısının nedenleri sorgulandığında hemen herkesin ilk olarak, hata yapmanın, deneyip başarısız olmanın, daha önce bir ya da birden fazla şirket batırmış olmanın bir "başarı" olarak algılanmasını, herkesin bu anlayışa sahip olması ve bunu kutsamasını söylemesi manidar. Bunu teyit eden, başarısız olmanın önemi ve değerini vurgulayan, Silikon Vadisi girişimcilerine ait yüzlerce söz, yazı, makale bulmak mümkün. Zira başarı hemen hiç bir zaman başarısızlıktan önce gelmiyor. Ve yeterince başarısız olma şansı ve toleransı tanımadığımız hiç bir kişi ve o kişilerin kurduğu hiç bir şirket, kurum ve toplum başarıyı yakalayamıyor ve kendini gerçekleştiremiyor.

Yürekten inanıyorum ki, hata yapma korkumuzu yenebildiğimiz, ders alabildiği ve gelişme sağlayabildiği sürece hata yapanlara tolerans gösterebildiğimiz, yapıcı bir şekilde eleştirip gelişimine yardımcı olabildiğimiz ölçüde daha sağlıklı, daha mutlu, daha insancıl bir toplum olacağız.

Sözlerimi yazımın da ilham kaynaklarından birisi olan ve yazı aralarında bölümleri bulunan Neil Gaiman'ın yeni yıl temennisinin sonu ile bitirmek istiyorum; yapmadığınız için pişmanlık değil, yaptığınız için mutluluk duyacağınız nice hatalar yapmanız temennisi ile birlikte..

Whatever it is you're scared of doing, Do it. Make your mistakes, next year and forever."