.
Gözü başka bir şey görmeyen tutkulu âşık. Hayran olan.
"You either be free, or die trying to be safe." Bu sözü geçenlerde The Road to Dharma isimli bir belgesel fragmanında gördüm. Hindistan'da geçen belgeselde kendini arayan insanların bir guru önderliğinde çıktıkları tehlikeli bir motosiklet yolculuğu konu ediliyor. Halen izlememiş olsam da ana mesajı tek başına bu sözün verdiğini düşünüyorum: "ya özgürleşirsin, ya da güvende kalmaya çalışarak ölürsün". Zira hayatta yaptığımız seçimleri derinlemesine sorgularsak altında çoğunlukla yatan hissin korku olduğunu ve güvenlik arayışının da bu korkunun makul ve mantıklı olmak kılıfına bürünmüş hali olduğunu görebiliriz.
Ayrıca...
Nasıl bir hayat?
Nasıl bir hayat sürüyoruz? Durup bu soruyu bir an olsun zihninizden geçirin. Hayatınızın 'nasıl'ı ile ilgili aklınıza neler geliyor? Nasıl bir hayat sürdüğümüzü neler belirliyor? Ailemiz, işimiz, evimiz, çevremiz, kariyerimiz, maddi varlıklarımız, yaşadığımız yer... Bunlardan mı ibaret hayatımızın nasıl olduğu?
Corona Günlükleri - II
Corona süreci ile ilgili ilk yazımın üzerinden neredeyse tam olarak 1 sene geçmiş durumda. Bu süreçte neler yaşadığımız ile ilgili konuşmadan önce, son 3 gündür Covid nedeni ile evde istirahat etmekte olduğumu belirtmem gerek. Oldukça yorgunum ama düne göre daha iyiyim, toparlıyorum sanırım.
Ahtapot Öğretmenim
Bir dostumun tavsiyesi üzerine Ahtapot Öğretmenim (My Octopus Teacher) filmini izledim. Muhteşemdi. Çok yerde duygulandım, hem, normalde yalnızca bir sofrada meze ya da bir balık tezgahında meraklı bakışlarla hayatımıza konuk olabilecek bir canlının aslında bize öğretebilecek ne kadar çok şey olduğunu göstermesi bakımından...
Kayıp Hazine
Yaşım ilerledikçe, bilgeliğin daha çok bilmekten değil, tam tersine, bizzat deneyimlemediği herşeyin doğruluğunu sorgulamaktan, koşullanmalarından, aidiyetlerinden, kimliklerinden, sahte benliklerinden soyunmaktan geçtiğine daha çok ikna oldum.
Neyi Arıyorsan O'sun
Bugün sabah bir süredir bakımsız kalan bahçeyi süpürürken, kurumuş yapraklar arasında demir bir cisim dikkatimi çekti, onu bir küpeye benzettim bir an. Yakın zamanda aldığım ve evde aradığım küpemi bulamadığım için olsa gerek, baktığım yerlerde küpe görmeyi arzu ediyordum sanırım içten içe. Sonra farkettim ki bir demir halkaymış yalnızca. Sonra düşündüm ki, insanın hakikat arayışı da böyledir.
Corona Günlükleri - I
Corona günleri başladığından beri aslında bu konu ile ilgili çok fazla şey yazmak aklımdan geçti ise de bugüne kadar ertelemiş oluyorum. Bir çoğumuzun bugüne kadar hiç deneyimlemediği çok ilginç bir süreçten geçiyoruz. Sosyal hayat, insan ilişkileri ve bu temel üzerine kurulan herşey ile birlikte devletler ve ekonomiler de artık eskisi gibi değil. "Normal" olarak nitelendirdiğimiz, ancak bir çok yönü ile normal olmadığı gerçeği ile daha bariz bir şekilde yüzleştiğimiz eski hayatımızın geri dönmesi en azından uzunca bir süre mümkün gibi görünmüyor halen.
Otoban yolcuları
Motosiklet kullananlar bilirler, bir motosiklet gezisi için seçilebilecek en kötü yollar otobanlardır. Zaten genellikle otobanlarda çok motosikletli görmezsiniz, gördükleriniz de muhtemelen bir sebepten mecbur oldukları için oradalardır. Aynı şekilde eğer çok fazla motosikletlinin bulunduğu bir yolda gidiyorsanız tali, virajlı ve güzel bir yolda olduğunuzdan emin olabilirsiniz. Zira motosiklet kullananlar doğa ile iç içe ve aynı zamanda virajlı yolları tercih ederler.
Kapalı kapılar
Düşünün ki yıllardır onlarca odası olan bir evde yaşıyorsunuz ve o evin yalnızca tek bir odasını kullanıyorsunuz, o eve geldiğinizden bu yana diğer odaların kapısını hiç açmamışsınız. Size en başta gösterilen bu odayı güvenli bulduğunuz için hep burada yaşıyorsunuz ve içten içe de diğer odalarda ne olduğu konusunda endişe duyuyor, o kapıları açmaktan korkuyorsunuz.
Hayat: Şimdi. Burada.
Hayatınızın ne eksik ne de fazla, tam da şu anda olduğu gibi olabilmesi için, herşeyin tek bir özden ortaya çıktığı "big bang"den bu yana 13.8 milyar yıl geçmesi gerekti. O zamandan bu yana sayısız değişik hal ve şekil alan maddeler, formlar ve olaylar dizisi en sonunda sizi ve algıladığınız dünyayı meydana getirdi.
Youtube Kanalı Yayında!
Blog ile ilgili olarak bir süredir aklımda olan bir projeyi sizlerle paylaşmaktan dolayı mutluluk duyuyorum: Aklımda Deli Sorular Youtube kanalı artık yayında.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Dünle beraber Gitti cancağızım Ne kadar söz varsa düne ait... Şimdi, Yeni şeyler söylemek lazım...
Ne kadar özgürüz ?
Dün nefret etmeme rağmen, sadece çocukların yalnızca kitaplarda gördüğü hayvanları tanıyabilmesi adına yakınlarım ile birlikte hayvanat bahçesini ziyaret ettik. Hayvanları ve doğayı tutku derecesinde seven birisi olarak, hepimizin temelde aynı kaynaktan, aynı kökten, aynı maddeden, aynı yıldızın tozlarından türemiş varlıklar olduğunun bilinci ile tüm canlıların eşit derecede var olma ve kendi fıtratlarının gereğince yaşama hakkı olduğuna inandığım için hayvanat bahçelerinden nefret ediyorum.
Hata yapma "kültürsüzlüğümüz" üzerine
Yapılan araştırmalara göre doğuştan, içgüdüsel olarak sahip olduğumuz yalnızca iki korkumuz var: yüksek ses ve düşme korkusu. İlginç değil mi ? Sonradan edindiğimiz tüm korkular; reddedilmek, terk edilmek, ölmek, boğulmak, yalnız kalmak, başarısız olmak... hepsi edinilen ve öğrenilen korkular. Tüm bu korkuları nasıl ve neden benimsiyor ve öğreniyoruz ?
Neden ?
"Neden ?" "Peki neden ?" Yanıtlarından çok soruları olan insanları severim ben. Herkesin her konuda “fikir” sahibi olduğu, her soruya verilecek yanıtının bulunduğu güzide ülkemizde bulması zor olan türden insanları. Hayatı sorgulamanın hiç bir şartta vazgeçilmemesi gereken temel bir yeti olduğunu bilen insanları.